İtalya’da
toplantıya katılanlar ise tam tersi: Zamanın yüzde 95’lik bölümünde Ferrari,
Como, Milano, Martini, Cinzano, Pavorotti ve Makaroni ile doldururken, kalan
bölümde iş konuşuyor… Yazar bu durum karşısında şaşkınlığını ifade ediyor. Zira
İtalyanlar da en az İsviçreliler kadar başarılı!
Almanlar ile ciddi, İtalyanlar ile rahat olun
Dünyanın pek çok ülkesinde çeşitli iş toplantılarında
bulundum. Almanlar ile ağır, ciddi, az gülünen bir atmosfere hazırlıklı
olmalısınız. Ancak toplantıya, dersinize de çok iyi çalışmış olarak katılmanız
gerekir. İtalyanlarla birlikteyken rahat davranabilirsiniz. Ama konuşmalarınız
zekice olmalı ve espri kabiliyetinizi de ortaya koymalısınız. Hintlilerleyken,
bilgisayar ve matematik savaşlarına hazır olmalısınız. Zira kendileri bu
konularda dünyanın en iyisi olarak görürler. İspanya’da toplantı
saatinizi mümkün olduğunca sabah-öğle arası yapmaya çalışın. Zira öğleden sonra
uzun siesta saatleri başlar. Akşam yemeklerinin 23.00 gibi başlaması,
metabolizma ve beyniniz arasında gerilim yaratabilir.
İngilizlerle sağlam oynayın
Amerikalılarla olduğunuzda özgürsünüz, atış
serbesttir. Hatta bir ara medenice birbirinize bile girebilirsiniz. Fakat
kendinizi çok demokrat bir ortamda bulursunuz. İngilizlerle ayağınızı yere daha
bir sağlam basmalısınız. Fransızlarla toplantıya girdiğinizde sakın kibiri
elden bırakmayın! Aslında bundan hoşlanmazlar, kendileri o konuda tektir. Ama
onlar kadar kibirli davranmazsanız, güçlerini hissettirmeyi
severler.
Rusya’da toplantıya giriyorsanız tercümanınızı
yanınıza alın. Dikkatli olun, kendinizi James Bond filminde oynuyormuş gibi
hissedersiniz. Tercümanınız, toplantı odasında size korumalık da yapacaktır.
Uzakdoğu da ise rahat olun, sizi saygı ile karşılarlar, hep naziktirler… Daha
doğrusu, şimdilik diyelim… Japonya’da toplantıya girerseniz, aman dikkat!
Genelde çok iyi dinlerler, susarlar, düşünürler… Siz işi bitirdiğinizi
zannedersiniz, çoğu zaman aksi olur. Japonlar iş öncesi çok düşünür.
Başladıktan sonra mükemmele yakın icraata geçerler. Amerikalılar ise iş öncesi
az düşünür, başladıktan sonra sürekli revize ederler.
Pratik çözümleriniz hazır olmalı
İsrail’de toplantıya takma isminizle girmeyi
unutmayın. Toplantı bittikten sonra, şöyle bir düşündüğünüzde dünyayı ne kadar
çok tanıdıklarını anlarsınız. Doğu Bloğu ülkelerindeki toplantılarda aynı Dubai
de olduğu gibi çok zeki ve pratik çözümlere hazır olmanız gerekir. Belçikalılar
ile toplantıda net kararları zorlukla alabilirken, Hollanda’da dikkat
kesilmelisiniz. Hangi konuda neyin nerden geleceğini bilemezsiniz. Kararları
almadan önce mutlaka iki kez düşünmelisiniz.
Türk işadamları ile toplantıya aç girin!
Gelelim Türkiye’deki toplantılara… Kesinlikle Akdeniz
sıcaklığı ile donanmış bir atmosferdesinizdir. Ancak Türkiye’ye özel bazı
rituellere hazır olmalısınız! Toplantıya aç girmenizde fayda var. Zira
masa üstündeki o harika tereyağlı unlu kurabiyeleri veya kanepeleri
atıştırmaktan ve 30 dakikada bir toplantı odasına girip çay ve kahve servisi
yapan görevliye ayak uydurmaktan tıka basa doyarsınız. Gevşeyiverirsiniz, hatta
toplantı sonunda aniden 150 gram aldığınızı bile hissedersiniz. İş konuşmaları
ise öncelikle yabancı katılımcıların ülkelerine ne denli hayranlık duyduklarını
ifade etmeleriyle başlar. Toplantı süresince, ‘Mr. Paolo’nun dediği gibi’ veya
‘Ms. Elena’nın ifade ettikleri gibi’ tarzında, karşıdakilere kompliman
yapma ihtiyacı hissedilen diyaloglar akar. Bu arada toplantıda kim en yüksek
sıfata sahipse daima altlar tarafından kendisine karşı bir şeyleri ispat etme
çabası olan patinaj sahnelerini görmeye hazır olmalısınız. Fakat haksızlık
yapmak istemem! Çünkü Türkler ne zaman farklı ülke temsilcileriyle iş
toplantısına girse, o toplantı gerçekten çok renkli, duygusal, çok geniş
kapsamlı konuşmalara sahne olur. Ve katılanlar sonunda hararetle tebriklerini
sunar.
Başarılı toplantılar dileriz.